Radyoterapinin Yan Etkileri Nelerdir?

Radyoterapinin Yan Etkileri Nelerdir?

Radyoterapinin amacı tümör hücrelerini yok etmektir, ama tedavi alanı içinde bir kısım normal hücrelerin de bulunması kaçınılmazdır. Bu durum, radyoterapiye bağlı bazı yan etkilerin ortaya çıkmasına yol açar. Yan etkileri en az seviyede tutabilmek için radyoterapi günlük seanslara bölünerek ve haftada 5 gün olarak uygulanır ve ayrıca tedavi planlaması sırasında normal dokular maksimum düzeyde korunmaya çalışılır. Tedaviye başlamadan önce hasta olası yan etkiler hakkında mutlaka bilgilendirilmelidir. Aksi taktirde tedavi sürecinde oluşabilecek bazı yan etkiler hasta ve yakınları tarafından tümörün nüksü ya da ilerlemesi şeklinde yorumlanabilir.
 
Radyoterapi yan etkilerinin oluşması ve şiddeti bazı faktörlere bağlıdır. Örneğin yaşlı veya ileri evre, genel durumu kötü hastalarda yan etkiler daha erken ortaya çıkar ve daha şiddetli seyreder. Yine hastaya verilecek toplam radyoterapi dozu ve günlük doz yükseldikçe yan etki olma olasılığı da, yan etkilerin şiddeti de artacaktır.
 
Tedavi alanının hacmi ve bu alan içinde yer alan radyoterapiye  hassas organ sayısı, karşılaşılabilecek yan etkileri belirleyen diğer önemli etkenlerdir.Tedavi alanının hacmi arttıkça yan etki riski de artacaktır. Öte yandan tedavi alanı içinde “kritik organ” diye adlandırdığımız, radyoterapiye direnci nispeten düşük organlar ne kadar fazla yer işgal ediyor ise yan etkilerin ciddiyeti de o kadar artacaktır. Batın ışınlamalarında karaciğer, böbrekler, kalça ışınlamalarında barsaklar, beyin ışınlamalarında her iki göz lensi kritik organ örnekleridir.

Yan etkilerin en az seviyelere indirilebilmesi, sağlık ekibi ve ekipmanı ile de doğrudan ilişkili bir konudur. Tedavi için uygun cihaz ve tekniğin seçimi, ideal tedavi planlaması, ideal günlük tedavi uygulaması ve tedavi sürecinde hastanın dikkatli ve özenli takibi, yan etki riskini belirgin derecede azaltan unsurlardır. Radyoterapi dünyasında son yıllarda baş döndürücü bir hızla geliştirilen yüksek teknolojili cihaz ve planlama sistemlerinin temel amacı, söz konusu yan etkileri en aza indirebilmektir ve bu konuda çok büyük ilerleme sağlanmıştır.

Radyoterapi yan etkileri tedavi sürecinde ve hemen sonrasında gelişen “akut yan etkiler” ya da tedaviden aylarca sonra ortaya çıkan “geç yan etkiler” şeklinde olabilir. Radyoterapi lokal bir tedavi yöntemi olduğu için oluşabilecek yan etkiler de lokaldir, yani tedavi hangi bölgeye uygulanıyorsa yan etkiler de o bölge ile ilgilidir.
 
Baş-boyun bölgesine uygulanan tedaviler belki deradyoterapi de en sık yan etkilerin görüldüğü tedavilerdir. Ağız boşluğuna yapılan tedaviler özellikle diş ve diş eti sağlığını tehdit edebilir. O nedenle bu hastalara eğer mevcut bir diş sorunları varsa radyoterapiden önce diş hekimine başvurup diş ile ilgili sorunlarını tedavi ettirmeleri önerilir. Baş-boyun bölgesi tedavilerinde ayrıca tükrük bezlerinin etkilenmesine bağlı ağız kuruluğu, yutma güçlüğü, fırsatçı mantar enfeksiyonları ; yine ağız içinde dil ve çevresinde yer alan tat alma hücrelerinin etkilenmesine bağlı tat alma bozukluğu, ağızda kötü tat hissi ve tüm bunlara paralel olarak iştahsızlık, halsizlik görülebilir. Bu belirtiler hastanın günlük sosyal yaşamını ve psikolojik durumunu etkileyebilir, ancak kullanılacak bazı ilaçlar yardımıyla ya da tedaviye bir süre ara vermek yoluyla bu sorunlar aşılabilir. Ayrıca bu bölge tedavilerinde ses tellerinin etkilenmesine bağlı ses kısıklığı yaşanabilir ve bu durum tamamen geçicidir.

Göğüs kafesi bölgesine uygulanan tedavilerde yemek borusuna dair yan etkiler ön plandadır ve kendini yutma güçlüğü ile gösterir. Tedavinin ortalama 2-3. haftasından itibaren önce katı gıdaları yutma güçlüğü sonraki günlerde sıvı gıdalar için de geçerli olabilir. Bu durum hastanın beslenmesini etkileyecek düzeye ulaşabilir ama uygun beslenme ve bazı ilaçlar yardımıyla bu yakınmaları en aza indirebilmek mümkündür. Bu bölge ışınlamalarında daha seyrek olmakla birlikte kuru öksürük, nefes darlığı, bulantı-kusma gibi yan etkiler de izlenebilir.
Karın bölgesine uygulanacak tedavilerde barsaklara dair yan etkiler ön plana çıkacaktır. Tedavi alanı içinde ne kadar çok barsak dokusu yer alıyorsa bu tür yan etkiler de o derece etkili olacaktır. İshal karşılaşılan en sık yan etkidir.Bunun yanı sıra kramp tarzı karın ağrısı, bulantı-kusma, yemek kokularından aşırı rahatsızlık hissi, karında şişkinlik, hazımsızlık, iştahsızlık görülebilir.
 
Kalça bölgesine uygulanan tedavilerde ise barsaklara ait yan etkilerin yanı sıra idrar torbasının etkilenmesine bağlı gelişen yan etkiler rahatsızlık verir. İdrar torbasının ışından etkilenmesine bağlı sık ve ağrılı idrar yapma, idrar olmamasına rağmen varmış hissi, bu bölgede ağrı gibi yan etkilerolabilir.
Bunların dışında radyoterapinin en genel yan etkilerinden biri cilt reaksiyonlarıdır. Radyoterapi uygulanan bölgedeki cilt, dozun yükselmesine paralel olarak tedaviden etkilenecektir. Koltuk altı, boyun, kasık gibi cildin nispeten ince olduğu bölgelerde risk daha fazladır. Tedaviye bağlı ciltte hafif kızarıklıktan, açık, sulu ve ciddi yaralara kadar yan etkiler izlenebilir. Bazı ilaçlar kullanılarak ya da tedaviye ara vermek yoluyla bu sorun giderilir. Cilt reaksiyonları tedavi sonrası geçer, kalıcı olmaz. Son yıllarda kullanılan ileri teknoloji cihazlar ve planlama sistemleri ile radyoterapiye bağlı cilt sorunları önemli derecede azalmıştır.

Radyoterapinin etkilediği sistemlerden biri de hematolojik sistem yani kan hücreleridir. Radyoterapinin kan hücrelerine etkisi kemoterapi kadar belirgin olmamakla birlikte ışınlanan bölgedeki kemik iliği yoğunluğuna ve doza bağlı olarak artış gösterir. Erişkin organizmasında kan hücrelerinin yapımında kemik iliği ön plandadır. Omurga kemikleri, kalça kemikleri gibi kan hücresi yapımında önem taşıyan bölgelere yapılan ışın tedavisi kan hücrelerinin yapımını etkileyebilir. Beyaz kan hücrelerinin (Lökositler) azalması hasta tarafından hissedilmez ve hastanın enfeksiyonlara karşı savunma gücünü azaltır. Trombositlerin azalması yine hasta tarafından hissedilmez ve hastanın pıhtılaşma mekanizmasını etkileyerek ciddi kanamalara yol açabilir. Kırmızı kan hücrelerinin azalması ise hastada halsizlik, yorgunluk, bitkinlik, iştahsızlık gibi belirtiler verebilir. Bu nedenle özellikle riskli durumlarda belli sürelerde kan tahlili ile kan hücrelerinin tedaviden etkilenip etkilenmediği kontrol edilir.

Radyoterapiye bağlı akut etkiler çok büyük oranda geçicidir. Tedaviden sonra bazıları günler, bazıları haftalar içinde azalarak kaybolur. Nadiren daha uzun sürede kaybolan ve çok daha nadiren hiç kaybolmayan yan etkiler de olabilir.

Radyoterapiye bağlı geç yan etkiler ise daha sıkıntılı durumlar yaratabilir. En sık görülen geç yan etkilerden biri Radyasyon Pnömonisidir. Akciğer, meme gibi göğüs kafesi içinde yer alan tümörlere yapılan ışın tedavilerinde, tedavi bitiminden 1-3 ay kadar sonra, ışına maruz kalan akciğer dokusunda sertleşme şeklinde kendini gösterir. Bazen hiç belirti vermez ve rutin akciğer grafisinde fark edilir. Bazen ise öksürük, nefes darlığı gibi belirtilerle anlaşılır ve çoğu zaman ilaç tedavisi hasta rahatlar. Yine karın ve kalça bölgesi ışınlamalarında, tedaviden birkaç ay sonra barsak dokusunda yapışıklık, tıkanıklık ve idrar torbası hasarına bağlı uzun süreli idrar yakınmaları gelişebilir.
 
Radyoterapinin geç yan etkileri, akut yan etkilerin aksine çoğu zaman kalıcı olur.